Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen “Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları Sempozyumu”nun açılışında konuştu.
Bakan Gül, hukuk devletinin demokrasiyi, insan onurunu, insan hak ve özgürlüklerini, yasa önünde eşitliği teminat altına alan, tüm kurumsal işleyişinde, iş ve işlemlerinde kendisini hukukla bağlı sayan devlet olduğunu söyledi.
‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR YARGIYLA OLUR’
Hukuk devletinin temel şartının, 83 milyon vatandaşın kendisini “emin ve güvende” hissetmesini sağlamak olması gerektiğini belirten Gül, “Hukuk devleti niteliğinin ayrılmaz parçası yargısının ‘bağımsız ve tarafsız’ olmasıdır. Bu nedenle hukuk devleti niteliğinin, hukukun üstünlüğünün daha da geliştirilmesi reform anlayışımızın temelinde yer almaktadır. Hukukun üstünlüğü kavramının ete kemiğe bürünmesi bağımsız ve tarafsız, iyi işleyen, insan hayatını kolaylaştırıcı, erişilebilir ve güçlü bir yargı teşkilatıyla olur” diye konuştu.
‘ADALET YERİNİ BULSUN İSTESE KIYAMET KOPSUN’
“Bir dosyada verilen kararla ilgili ister kazanan, ister kaybeden ‘kim olsa aynı kararı verirdi’ dedirtebiliyorsak işte orada hakikat ortaya çıkmıştır ve adalet tecelli etmiştir” diyen Gül, şöyle devam etti:
“Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun, bizim yargıçlardan, yargı mensuplarından beklediğimiz budur. ‘Şu ne der bu ne der, adliyeye gelen insan şöyle telkinde bulundu, şu nasıl bakar, nasıl değerlendirir, bu konjonktüre uygun mu’ Arkadaş, yargı konjonktüre bakmaz, yargı hatıra bakmaz, yargı birilerinin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdanına, hukuka Anayasa’ya bakar. Bizim beklentimiz budur. O yüzden adalet yerini bulsun ne olursa olsun yargı mensuplarının yanında HSK vardır, bu millet vardır. Hiç kimsenin tavsiyesine, talimatına, telkinine bakarak değil, dosyaya bakarak vicdanınıza göre karar verin.”
‘HUKUK ÖNGÖRÜLEBİLİR OLMALI’
Hukukun öngörülebilirliği ile ekonominin öngörülebilirliğinin doğru orantılı olduğunun altını çizen Abdulhamit Gül, “Anayasa Mahkemesi bir karar verip, ‘Mahkeme buna uyar mı uymaz mı’ gibi bir öngörülebilirliğin olmadığı bir yerde yatırımda hukuk öngörülebilirliğinden bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla hukukun öngörülebilir olması hukuk devletinin yerine gelmesi anlamında hayati derecededir” dedi.
‘TUTUKLULUK İSTİSNADIR’
Tutuksuz yargılamanın esas olduğunu belirten Gül, şunları söyledi:
“Haksız yere içerde tutuklu kalan kişinin o günleri geri gelmiyor, ticari kayıpları geri gelmiyor. Dolayısıyla ‘pardon’ dediğinizde, özür dilediğinizde veremeyeceğiniz o günleri, o özgürlüğü, o kararı verirken çok iyi düşünmek, haksızlık ve mağduriyete neden olmamak lazım. Aslolan tutuksuz yargılamadır. Tutukluluk istisnadır. Deliler toplanmış, kaçma şüphesi yok, yeri yurdu belli, seneler geçmiş, ‘Hadi tutuklayalım…’ Bu konuda yargının kamuoyuna değil, dosyaya bakarak adaleti ve hakkı tecelli etmesi hepimizin ortak beklentisidir.” (ANKARA/AA)
Gazete Duvar