Anadolu’dan Yeryüzüne Sivil Toplum Kuruluşları Vakfı Lideri Avukat Serpil Balat, TBMM Bayana Yönelik Şiddetin Önlenmesi Araştırma Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Ben bir AK Parti seçmeniyim, hatta yandaş denebilecek kadar AK Partiliyim” dedikten sonra İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasını eleştirdi.
SİTEM VE TENKİT
TBMM Bayana Yönelik Şiddetin Önlenmesi Araştırma Komitesi üyelerine niyetlerini aktaran Anadolu’dan Yeryüzüne Sivil Toplum Kuruluşları Vakfı Lideri Avukat Serpil Balat’ın kelamları, TBMM’deki kurulda yer alan AK Partili bayan milletvekillerinde de şaşkınlık yarattı. “Bu gidiş nereye?” manasında “Fe Eyne Tezhebün” diyen avukat Serpil Balat, sitem ve tenkitlerini şöyle sıraladı:
“İstanbul Kontratı bayanlara yönelik şiddetle gayrette kıymetli bir adım, bir dur daveti ve kararlılık göstergesiydi. Bugüne kadar öldürülmüş binlerce bayana vefa, şiddet gören bayanlara milletlerarası hukuk açısından bir teminattı. Feshedilmiş olmasının şaşkınlığını yaşıyoruz. Bir metinden bir sözün çekilip nasıl tüm metnin manipüle edildiğini pratize etmiş olduk. Toplum mühendisliği örneklerine aşinaydık lakin İstanbul Mukavelesi’nin fesih sürecini yaşayarak siyasi mühendislik nasıl yapılır onu da deneyim etmiş olduk.”
‘ISMARLAMA YAZILAR YAZDIRDILAR’
Sözcü’den Veli Toprak’ın haberine nazaran İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış süreciyle ilgili “Bazı politikler algı operasyonu konusunda uzman olan akademisyenlerle iş birliği yapıp, süreci başlattılar. Oluşturulan grup, birçok köşe müellifiyle irtibata geçip, kontrat aykırısı ısmarlama yazılar yazdırdılar. Sivil toplum kuruluşları da kontratın aileyi yıktığını anlattılar. Toplumsal cinsiyet kavramını cinsiyetsizlik teorisine, LGBT bireylerin şiddetten korunma hakkını, LGBT bireylerin evlenme hakkına nasıl dönüştürdüklerini şaşkınlıkla izledik” dedi.
‘ENSEST BAĞLANTIYI YASALLAŞTIRDIĞINI BİLE SAVUNDULAR’
Balat konuşmasına şöyle devam etti: “Kadın, bayan olduğu için öldürülüyor. Karısına şiddet uygulayan adamlara bir bakın, adam denirse. Karısının boğazını sıkmış, ‘Dışarıda nasıl?’ diye soruyorum, ‘Melek gibidir’ diyorlar. Ancak meskene gelince eşini kendiyle eşit platformda görmüyor, üstün varlık görüyor. Eğitimli hanımlar da dayak yiyor. Hepsinin maaş kartları eşlerinin elinde… Yani üniversite mezunu bir hanım çalışıyor, maaşını istediği üzere harcayamıyor.” (Kaynak)
Gazete Duvar
