DÜZGÜN Parti Genel Lideri Meral Akşener, KRT TV Özel yayınında soruları yanıtladı. Son gelişmeleri kıymetlendiren Akşener, seçim ittifakına ait “Anketlerde iki partinin oyu 42 civarında, AK Parti 25 civarında. Buna karşılık Millet ittifakı ise GÜZEL Parti büyüyor, CHP düşmüyor, Deva ve Gelecek Partileri var Saadet Partisi kötü gitmiyor. Muhtemelen yarın bir iş birliği olacak üzere gözüküyor. Deva ve Gelecek Partisinden bahsediyorum. Bu türlü baktığınız vakit Cumhur ittifakının seçilmesi mümkün görülmüyor” dedi. Âlâ Parti önderi Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
DAMAT BAKAN VAZİFE YAPTIĞI DEVRİN HESABINI VERMELİDİR: İktidar başta olmak üzere küçük ortağı, bakanları, genel lider yardımcıları her biri bir şey söyledi 128 milyar doların nerede olduğu konusunda. Hem CHP hem YETERLİ Parti bu 128 milyar doların peşine düştük. Asıl vahim olan, Sayın Erdoğan bir açıklama yaptı kimse bir şey anlamadı inanmadı, Genel Lider Yardımcıları açıklamalar yaptılar, ‘damat bakan’ ortada yok, Merkez Bankası Lideri bir açıklama yaptı, Maliye Bakanı bir açıklama yaptı enteresandı ‘Merkez Bankası Lideri bu mevzuda milleti bilgilendirmeli’ dedi. Biz onun ardındayız takip ediyoruz. Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin Türkiye’yi getirdiği nokta açısından çok hoş bir örnek bu. Demek ki, kimsenin hiçbir şeyden haberi olmadığı, yalnızca ‘damat bakan’ devrinde olan bir kayıplar ülkesi. Karşılığı yanlışsız dürüst verilmedi için, vatandaş da bunun peşine düştü.
Bu kadar acılı bir devrin yaşandığı Türkiye’de, 128 milyar doları Türkiye’nin hayrına harcamış olabilirsiniz, bunu açıklayacaksınız vatandaş size hürmet duysun. Yalnızca seçimi kazanmak için, doları düşürmek için yapılan bir şeydir. Vazife yaptığı mühlet içerisinde yapılanın edilenin hesabını vermek zorundadır ‘damat bakan’.
YALNIZCA İSTANBUL’UN KAYBEDİLMESİ BİLE YARINA İNANÇLA BAKILIR HALE GETİRDİ: ÂLÂ Parti kuruldu, Meral Akşener kimsenin beklemediği bir tahlil buldu, gitti CHP’den 15 milletvekili istedi. Bu Türk siyasetinde birinci sefer olan bir şey, bu bir demokrasi tavrı. Sayın Kılıçdaroğlu ve o 15 arkadaşımız da bu türlü bir demokratik tavrı hiç göz kırpmadan yerine getirdiler. Her vakit minnettar olacağım. 31 Mart’taki birliktelikle İstanbul – Ankara kazanılmış oldu. İstanbul ve Ankara’nın kaybedilmesi iktidar partisinde bütün dengeyi bozdu. Yani ne yapılırsa yapılsın bu arkadaş yerinde oturur kanaati yerle bir oldu. Yalnızca İstanbul’un kaybedilmesi bile yarına itimatla bakılır hale getirdi.
Pandemi konuşuluyor, üçüncü pik yapma hali konuşuluyor, lebalep kongreler, bir kişinin beş maaş alışı, o pis lisan konuşuluyor. Vatandaşın dertleri konuşulmuyor. Gençlerle vakit zaman konuşmalar yapıp onlardan ders alıyorum. Onlardan bir genç kız bana ‘O pis lisanı konuşmayın’ dedi. Gerçek gündem diğer bir şey. Biz yün yumaklarına takılmıyoruz.
YAZIKLAR OLSUN SAYIN KOCA’YA: Sayın Koca’nın açıklamalarını birebir üzerime alındım. Uygur Türklerine Soykırımın hası orada yapılıyor, Çin’de. Kamplar var, konutlara Çin’li erkekler giriyor kaynaştırma ismine. Bu arkadaşların hassasiyetle üzerinde durdukları şey Müslümanlıktır. Rabia’yı da unuttular, şehit Esma’yı da unuttular onlar farklı. Yazıklar olsun Sayın Koca’ya “Çin ile aramızdaki hassas mevzuları kaşıyarak” diyor yani o Müslüman Türk bayanlar tecavüze uğruyor, soykırıma uğruyor, aramızdaki hassas mevzuları kaşımakmış yazıklar olsun. Çin’den aşı gelecekti diye soranlara karşılık vermiş. Biz yalnızca Çin’den gelen aşıları sormuyoruz, Biontech al dedik, çeşitlendir dedik. Çin ile ortalarında ne olduğunu bilmiyoruz, dış siyaset ile alakalı hiç kimse bir şey bilmiyor, ne Meclis biliyor ne siyasi partilerin dış siyasetten sorumlu vekilleri biliyor.
AŞI SIKINTISINDA ÇUVALLADILAR: Biz hakkın ve hakikatin peşindeyiz. Aşı sorununda çuvalladılar. Biz Sayın Koca’dan ümitliydik başlangıçta. Erdoğan siyasi geleceğine bir fırsat gördü, pandemiyi değil algıyı yönetmeye başladı. İşte size ucube sistemin bir baka makus sonucu. Şu anda her ikisi de başarısız olunduğun farkında. Sayın Erdoğan bu işi Sayın Koca’nın üzerine yıkacaktır, elini yıkayacaktır. Sayın Koca da zeki bir atılım yapıp bizi suçlamış. Çin Elçiliği resmen tehdit etti. Sayın Koca da bir amaç göstermiş, buyurun buradayız. İktidara kimse taş atmadı herkes elinden geldiği kadar çaba etti, iyi niyetle tahlil teklifleri sunduk. En berbat ihtimalle Türkiye’deyim, nasıl bir şuur altı. Biz de en iyi ihtimalle Türkiyemizdeyiz.
BÜYÜK RESME BAKILAMADIĞI İÇİN ÜÇÜNCÜ DALGAYI YAŞIYORUZ: Devlet olmak ciddiyet gerektirir, devleti yönetmek iki kez ciddiyet gerektirir, krizler üç kez ciddiyet gerektirir. Pandemi bir kriz bu krizi yönetmek için istişare edilecek kurumların hafızalarının olması gerekiyordu. Bu devlet hafızasını yok ettiler. Kurallar ve kurumlar bütünüdür devlet. Tek adam sistemine geçildi her bir mevzuyu Sayın Erdoğan yönetiyor. Biz en başında dedik ki, kapıları kapatın, en az iki hafta üç hafta kapanma yapın. Bu ortada esnafa ödemesiz kredi verin, ailelere kişi başına 500 lira para verin. Bir kriz oldu, hayır kapanmak dendi, paket açıklandı, bir baktık malum müteahhitlerin ellerindeki konut stoku erisin diye konut kredisine gitti. Halbuki, bizim dediklerimiz yapılabilse beşerler gidip gereksinimlerini alacak, endüstrici üretecek, esnaf satacak, tüketici gelip alacak bu döngüyü sağladığınız vakit çarklar dönecek tam aksine biz müteahhitlere verdik. Sayın Erdoğan’ın kapanma kararı konuşmasının yüzde 70’i dış siyasetti yüzde 20 kapanmaya aitti. Bunu yaptıktan sonra bu beşerler ne yiyecek ne içecek diye düşünülmemiş. Büyük resme bakılamadığı için üçüncü dalgayı yaşıyoruz. Biz söylüyoruz şunu şunu yapmanız lazım kimilerini yapıyorlar. Daima göz yolda düzeltiliyor. Bu ucube sistemi değiştirmeden bu tertip değişmez.
BAYRAMDAN SONRA İKİZDERE’DE KÖYLÜLERİ ZİYARETE GEDECEĞİM: Bizim idaremizde yap işlet devret projesinde devletin yaptığı köprülerin fiyatı ile onların yaptıkları ortasındaki farklar ortadan kalkacak bu netlikle söyleyeyim. İkizdere’ye bayramdan sonra bir ziyaret yapacağız yerinde görmek için. Tayyip Beyefendi Rizeli ve hemşehrilerinin karşısında bir müteahhidin yanında yer almak nasıl bir şeydir. Yoksulluğa deva diye geldiler, zengini daha güçlü yaptılar. Bir taş ocağında olmasın kardeşim. Gelinleri olarak geleceğim direnmeye devam.
Kongrelerde maske cezası bile yazmamışsınız, mescide gelen insanların gözlerine gözlerine biber gazı sıkıyorsunuz.
DAHA ZEKİCE ADIMLAR BEKLERDİM: Sayın İmamoğlu’na yönelik bir alerji var. Ben daha zekice adımlar beklerdim. Ben İçişleri Bakanı olsam o soruşturma müsaadesini imzalamadığım üzere onu benim önüme getireni de misyondan alırdım, o derece bir aptallık. Onun tüzel, ahlaki bir durumu yok. Ben dindar bir beşerim, bizim dinimizde dua ederiz öteki bir şey lakin Fatih Sultan Mehmet Han ya da eşi sonuçta bir insan buyruğu vaki oldu ve öldü orada cenazesi duruyor. Geçmişte bu ülkeye yaptığı hizmet sebebi ile elbette çok büyük saygıyı hak ediyor lakin el bağlamanın ne türel, ne ahlaki ne dini bir sonucu yok. Ahmaklık bu, bu türlü bir şey yok, ortak zeka kaybı oldu Türkiye’de. Bu çok zekasız bir iş.
BU GENELGE HUKUKA UYGUN DEĞİL: İmgenin kaydedilmesi tam bilakis emniyet mensuplarını koruyan bir durumdur bu. Aslında hukuka uygun adımlar atıldığı vakit çekilmiş çekilmemiş bir ziyanı yok. Ancak bu şaibe yaratır, gerçek değil. Ben İçişleri Bakanlığı misyonumu yaptığım vakit bir Allah’ın kulu hakkında, PKK’lı kabahati bucu hariç ben olağan sıradan vatandaşların şunu var, bunu var üzere tek bir bilginin bana geldiğini ya da benim talebim üzere bir şey asla olmamıştır. Bu olağanüstü bir üstün güç değil tam bilakis bir nakısadır. Emniyet mensuplarının hukuka uygun kanuna uygun iş yaptıklarına itimadı pekiştirir. Siyasi iradenin hukuk dışı talimatını yerine getirmemek üzere bir vazifesi vardır bürokratın. Zira siyasetçi yıkar elini bürokrata bırakır sarfiyat, bürokratın imzası vardır. Bu genelge hukuken yanlışsız değil, yaptırım gücü olmaması lazım. Bu genelgeyle hukuka uygun iş yapılmayacak, azap yapılacak şu yapılacak bu yapılacak üzere bir şaibeyi emniyet mensuplarına yapıştırıyorsunuz.
BAKAN OLDUĞU İÇİN ŞANLI DİVANA GİTMELİ: Ruhsar Pekcan’ın dezenfektan olayından sonra hakkında çıkan olaylara bakınca, mutlaka büyük divana gitmesi lazım. İkazlara karşın nasıl oluyor da Bakan oluyor? Nereyi tutsanız elinizde kalıyor. İçişleri Bakanlığı’nın sisteminden ortaya çıkan pek çok şey var. Sayın İmamoğlu’nun eli geride diye açılan soruşturma var. Başka taraftan sayın Emine Erdoğan’a gelen bildirinin bir ihtar mahiyetinde sonradan Bakan oluyor. Hiç mi kimse çıkıp da bu yanlış dememiş. Türkiye tel tel dökülüyor.
YARIN BİR İŞ BİRLİĞİ OLACAK ÜZERE GÖZÜKÜYOR: Anketlerde iki partinin oyu 42 civarında, AK Parti 25 civarında. Buna karşılık Millet ittifakı ise UYGUN Parti büyüyor, CHP düşmüyor, Deva ve Gelecek Partileri var Saadet Partisi üzücü gitmiyor. Muhtemelen yarın bir iş birliği olacak üzere gözüküyor. Deva ve Gelecek Partisinden bahsediyorum. Bu türlü baktığınız vakit Cumhur ittifakının seçilmesi mümkün görülmüyor. Sayın Bahçeli tarafından Sayın Erdoğan Cumhur ittifakının adayı ilan edildi. Bu türlü bir sistemin içerisinde artık dönüp bakılıyor burada kim olacak? İki tane yol var, bir defa fitne yaratmak. Cumhur ittifakı etle tırnak oldu, mezara kadar, bir sevgi böcüğü durumundalar, bu türlü bir şey ben görmedim, bu derece bir hemhal oluş ben görmedim. Bizimkisi bir iş birliği 24 Haziran’da da 31 Mart’ta da iş birliğiydi. Sonuçta o iş birliğinde biz YETERLİ Parti olarak kendimizi koruyarak, CHP de kendisini koruyarak geldik. Her şeyin tanımını biz başka farklı yapıyoruz, her şeye tahlillerimiz öbür bu türlü olunca birebir vakitte kırmadan incitmeden rakibiz, onun için iş birliği içinde rekabet diyebileceğimiz bir sistemimiz var. Tanımlarımız farklı olabilir lakin Türkiye’ye dair tasavvurlarımızda birebiriz, bu farklılık tıpkı vakitte bir güç, tıpkı vakitte bir güç. Yani Saadet Partisi’nin bildirisini verdiği seçmen kitlesi ile CHP’nin bildiri verdiği seçmen kitlesi öteki onun için bir sorun yok. Halbuki, MHP seçmeni ile AK Parti seçmeni aynılaşıyor. Kutuplaştırmadan kolay oy aldı Sayın Erdoğan ancak barıştırma konusunu beceremiyor.
BAYRAMDAN SONRA AÇIKLAYACAĞIM: Biz artık bir sistem tasarımı yaptık. Anasaya’da yapılacak değişikler üzerinden yürümedik. Danıştay’ın konumu ne olacak, Sayıştay’ın konumu ne olacak, üyeleri nasıl seçilecek, Meclis’in durumu ne olacak, hiçbir vesayet sisteminin olmayacağı, milletin kelam hakkı olacağı bir sistem tasarımı bizimki. Bayramdan sonraki birinci küme toplantısında açıklayacağım. Partimizdeki bütün hukukçular ne olduğunu biliyor, milletvekillerine sunuldu onay alındı.
Sayın Bahçeli bir gün çıktı bu ucube sistemi getiren konuşmayı yaptı ve biz bugün neyi konuşuyoruz. Ben biliyorum ki, Sayın Erdoğan başkanlık sistemini çok istiyordu. Sayın Bahçeli bunu yerine getirdi. Bence talebi yerine getirdi. O kadar apar topar gidildi ki referanduma eksik gediklerin hiçbiri düzenlenmedi. O vakit bu günleri ben söyledim muhalefette yer alan herkes söyledi. Ve haklı çıktık, keşke haklı çıkmasaydık. Bugün tekrar söylüyorum bir çiftçi Mersin’de intihar etti, Sakarya’da bir direğe satılık böbrek yazılmış bir fotoğraf yapıştırılmış, bir insan gördük. Anlaşılıyor ki, bu sistemin sorumluları da şad değildir, bu sistemin sorumlusu hem Bahçeli hem Erdoğan’dır. Bu sorunun tahlili, biz yanlış yaptık iyileştirilmiş güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş yapalım demektir. Bu ucube sistemin sorumlusu ikisi. Ben buradan teklif yapayım hem MHP’nin hem AK Parti’nin belediyeleri çiftçinin elinde kalmış eseri ne varsa alsınlar yoksul fukaraya dağıtsınlar.
İktisat, demokrasi hukukun üstünlüğü, adalet, buna bağlı eğitim ve tamamında kalkınma, işsizlik, o kadar perişan durumdayız. Birinci iş birinci yüz günde şu, ikinci yüz günde şu, bu saydığım mevzu başlıklarına dair çalışmalar yapılmalı. Ürettiğimiz, kalkındığımız bir Türkiye bunu neyle sağlarsınız, liyakat, şeffaflık, hukukun üstünlüğü, adalet ile. Soykırım sıkıntısı Amerika ile bir bilek güreşiydi, senden önce gelen herkes bu bilek güreşini aldı, Soykırım dedirtmedi, kelamda soykırımı kabul ettirmedi.
Gazete Duvar
