İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700’ncı haftadan beri Galatasaray meydanında oturma aksiyonları yasaklanan Cumartesi Anneleri, 1995 yılında gözaltında kaybedilen eczacı Ayşenur Şimşek için adalet talep etti.
“826 haftadır söylüyoruz: devlet, gözaltında kaybetmeler ile ilgili aktif soruşturma yapma yükümlülüğünü yerine getirmiyor” diyen Cumartesi Anneleri yaptıkları açıklamada, “Kayıp yakınlarının tüm savlarını araştırma, sorumluları belirleme ve cezalandırılma misyonunu yerine getirmiyor. Hayat hakkı ve azap yasağına ait ulusal kanunların ve milletlerarası mukavelelerin tesirli bir biçimde uygulanmasını sağlamıyor” tabirlerini kullandı.
‘GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN…’
Gözaltında öldürülen yakınları için acil bir biçimde yetkililerin misyonlarını yerine getirmesini isteyen Cumartesi Anneleri şöyle konuştu: “826 haftadır yargı makamlarına sesleniyoruz: Gözaltında kaybetme süresiz biçimde soruşturmaya açık bir kabahattir. Bizim her hafta yaptığımız basın açıklamalarımız tıpkı vakitte birer kabahat duyurusudur. Gözaltında kaybedilen insanlarımızla ilgili devlet ismine faal araştırma, soruşturma ve kovuşturma yapma misyonunuzu yerine getirin. Aksi halde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, tarafsız ve bağımsız soruşturma unsurlarını hayata geçiren bir hukuk devleti olduğunu savunamazsınız.”
AYŞENUR ŞİMŞEK NASIL KAYBEDİLDİ?
Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen Ayşenur Şimşek için kamuoyuyla şu bilgileri paylaştı:
– 27 yaşındaki Eczacı Ayşenur Şimşek Ankara’ da yaşıyordu. 90’lı yıllarda sıhhat işçilerinin örgütlenme çalışmalarının içinde yer aldı. Sıhhat -Sen Ankara Şubesi Kurucu Lideri oldu. Bu çalışmaları yürüttüğü sırada iki defa gözaltına alındı ve ağır azap gördü.
– Ailesini tekraren telefonla arayan şahıslar “Bu işleri bırakmazsa sonu berbat olur” diyerek tehditlerde bulundu. Hakkında yakalama kararı çıkartılan Ayşenur’un babası iki sefer karakola çağırılarak “kızın gelip teslim olsun yoksa onun için hiç iyi olmayacak” diye tehdit edildi. Ailesi son olarak 24 Ocak 1995 tarihinde Ayşenur’la görüştü ve o tarihten sonra kendisinden bir daha haber alınamadı.
– Bunun üzerine emniyete, savcılığa ve İçişleri Bakanlığı’na başvuran aileye “Kızınız gözaltına alınmamıştır” denildi. Tüm yasal teşebbüsleri sonuçsuz kalan aile, 21 Mart 1995 tarihinde yaptıkları basın açıklaması ile bir arama kampanyası başlattıklarını duyurdu. Kampanya devam ederken 11 Nisan 1995 tarihli Milliyet Gazetesinde, Kırıkkale’de bulunan bir bayan cesedi haberi yayımlandı. Bu haber üzerine Kırıkkale Savcılığı’na başvuran aile, 12 Nisan 1995 tarihinde kızlarının vücuduna Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı.
– Otopsi raporuna nazaran 28 Ocak 1995 tarihinde öldürülen Ayşenur Şimşek’in vücudunda azap izleri vardı. Başından ve göğsünden ateşli silahla yakın uzaklıktan vurularak öldürülmüş ve cansız vücudu 29 Ocak 1995 tarihinde Kırıkkale yolu kenarında bulunmuştu.
– Daha evvel gözaltına alındığı için emniyette parmak izi bulunmasına karşın Ayşenur’un cansız vücudu üç hafta boyunca morgda bekletildikten sonra ailesine haber verilmeden “kimliği meçhul kişi” olarak Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’na defnedilmişti.
– 26 yıldır Ayşenur Şimşek belgesinde aktif bir soruşturma yürütülmedi. Ayşenur’u kaybedenler, azap ile katledenler cezasızlık zırhıyla korundu. Yargı makamları “delilleri kıymetlendirme ve hatası niteleme yetkisi”ni kullanmadı.
‘NİTELİKLİ BİR SORUŞTURMA İSTİYORUZ’
Cumartesi Anneleri son olarak şöyle devam etti: “826. haftamızda bir defa daha yargı makamlarına Ayşenur Şimşek’in kaybedilmesi ve azap sonucunda katledilmesi ile ilgili sorumluları belirleyecek ve cezalandırılmalarını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatmaları davetinde bulunuyoruz. Kaç yıl geçerse geçsin biz Ayşenur Şimşek ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, 127 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma yerimiz Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz.”
Gazete Duvar
