Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu, 31 Mart Mahallî Seçimleri’nde Saadet Partisi’ne yönelik açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya karşılık veren iki parti üyesine hakaret suçlamasıyla para cezası verilmesine reaksiyon gösterdi.
Haftalık basın toplantısında gündeme ait değerlendirmelerde bulunan Karamollaoğlu, Soylu’nun lokal seçimlerdeki argümanlarını hatırlatarak şunları söyledi:
BEN BU YARGIÇLARIN KARŞISINA ÇIKMAK İSTEMEM: Bizim kimi parti mensuplarımız cezalandırıldı. 31 Mart seçimlerine giderken herkesin gözü önünde sayın İçişleri Bakanı bizi PKK’yla işbirliği yapmakla suçladı. Seçimlerden sonra gittim pasaportumu alamadım. Karşısında terör yazmışlar. Birisi yaz demiş. 2 gün içinde pasaportumu verdiler. Allah’tan korkun. Bu gelişmeler karşısında parti mensubu 2 kardeşimiz ‘bu yalan’ dedi. Maalesef onlara yanıt sayın Soylu’dan geldi. Mahkeme parti mensuplarımıza ceza verdi. Ben bu yargıçların karşısına çıkmak istemem. Ben bunların vicdanı olduğuna, adil olduğuna inanmıyorum. Bunların doruğunda birtakım yetkililer var. Hakkımı helal etmiyorum. Bu ülke bunlarla yaşanamaz hale getiriliyor. Zaman değişecek bir gün, siz de bir gün yargıçlar huzuruna çıkacaksınız.
KANAL İSTANBUL GARANTİSİNİN ALTINDAN SÜLALENİZ KALKAMAZ: İktisatta elle tutulur neredeyse hiçbir şey kalmadı. Kabahat Merkez Bankası liderlerinde değil. Şayet Merkez Bankası liderleri bağımsız olsaydı şu anki durumdan daha makûs bir durumda olmazdık. İktisadın yapısını düzeltmek ismine atılan hiçbir adım yok. Biz, verilen garantilerin ne manaya geldiğini; köprülerde, otoyollarda, tünellerde ve havaalanlarında gördük. Milletin iliğini sömürüyorsunuz. Kanal İstanbul’a devlet garantisi verilirse bu vebalin altından siz değil sülaleniz kalkamaz?
DIŞ SİYASETTE SAVRULUYORUZ: İktisadın sorumlusu benim diyordu. Millet de güvendi ancak yanılgının bedelini ödüyor. Artık tıpkı yanılgıyı bir kez daha tekrarlamak istemiyor bu millet. Güçlü devlet kuracağız derken, zayıf bir millet olma noktasına sürüklendik. İktidarda bulunanlar prestijden tasarruf etmemeye, yazlık kışlık saraylar yapmaktan çekinmemeye başladılar. Lakin bunun bedelini millet ödüyor. Dış siyasette savruluyoruz. NATO, ABD, Rusya ve AB ile bağlantılarımız daima farklı şekilleniyor. Bir memlekette devleti yönetenler adalet var diyor, diye orada adalet olmaz. Türkiye’de yalnızca bankalar kâr ediyor. Bu türlü bir ülkede yatırım da yapılmaz, enflasyon da düşmez, faizler de inmez. Hükümet işsizliğin tanımını değiştirerek işsizlik artmıyor, diyor. Milletle dalga mı geçiyorsunuz. İktidar, kongrelerini lebalep salonlarda yaptı. Kongreleri bitti kısıtlamalar geldi. Biz Saadet Partisi olarak tüm kongrelerimizi pandemi kurallarına uygun bir biçimde yapıyoruz, yapacağız. İktidar, bu keyfiliklerin bedelini kesinlikle öder. Artık bu iktidara mutlaka inanç kalmadı. Vali de kaymakam da polis de memurdur. Halka hizmet etmek için vardır, bunu anlamamız lazım. Halkın ensesinde boza pişirmek isteyenler memur olamazlar. Yalnızca zalim bir idarenin temsilcisi olurlar.
HER ALANDA ÖNEMLİ PROBLEMLER VAR: ABD, BOP kapsamında bölgemizdeki üslerini artırmaya başladı. Maksatta ülkemiz var ve Ortadoğu tehdit altında. Suriye’nin darmadağın olmasına, Irak’ın ve Libya’nın bu hale gelmesine bizim politikalarımız da sebep oldu. BOP’u iyi kavramalıyız ve karşısında durmalıyız. Ege Adaları nasıl gitti, nerede bizim donanmalarımız? Bir ülkenin huzur ve güvenliği için vazgeçilmez iki öge varsa bunlardan birincisi adalet, ikincisi emniyettir. Emniyet mensuplarımıza yönelik mobbing uygulamaları artmaktadır. Yöneticilere düşen vazife polisimizi ezmek, baskı yapmak, psikolojilerini bozmak değil çalışma koşullarını düzeltmek, özlük haklarını üstlendikleri sorumluluğa uygun hale getirmektir. Atanamayan öğretmenler, atanan öğretmenler, EYT’liler, tarım çalışanları… Memleketimizde maalesef her alanda çözülmesi gereken önemli meseleler var. (HABER MERKEZİ)
Gazete Duvar
