Altın Portakal’da rüzgâr kadınlardan yana esiyor: Hayaletler vardır!

ANTALYA – Bu yıl 57’ncisi düzenlenen Altın Portakal Sinema Şenliği doludizgin bir programın akabinde geride kaldı. Korona virüsünün tüm dünya halklarını, fakirleri, çalışanları ve sıhhat işçilerini sosyo-ekonomik olarak tesiri altına aldığı bugünlerde şenliğin gerçekleşmesi sanat dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Onlarca sinemanın izleyiciyle buluştuğu şenlikte sıhhat tedbirlerinin en üst seviyede olduğunu vurgulayıp, bilet denetiminden şenlik sorumlularına kadar tüm işçileri teşekkür ederek kelama başlayalım.

ŞENLİKLER SOLUK OLUYOR

Şenlikler, bölümden insanları bir ortaya getiren tertipler. Bilhassa pandemi üzere toplumsal hayatı alt üst eden bir süreçte direktörden, senariste, oyuncudan set işçisine kadar herkesin bir ortada olması bir nebze de olsa soluklanmamıza imkan sağladı. Natürel tüm şenlikler üzere Altın Portakal’da da en kıymetli gündem mükafatların sahiplerinin kimler olacağıydı. Heyet lideri Ercan Kesal gecenin başında yaptığı konuşmada işaret ettikleri sinemalarda “cesaret” aradıklarını ve bu kavramı öne çıkardıklarını belirtti. Kesal’ın bu açıklaması aslında öne çıkan sinemaların heyette de karşılık bulduğunun işaretiydi.

GÖLGELER İÇİNDE: PERSONEL SINIFI KAZANACAK

Gece, Fazilet Tepegöz’ün yönettiği Gölgeler İçinde’nin peşpeşe aldığı ödüllerle başladı. Tepegöz, distopik emekçi anlatısı sinemasıyla birinci günden bu yana sinema kamuoyunun merakla beklediği bir direktördü. Distopya ne kadar değerli olsa da kana kan, dişe diş bir emek uğraşının verildiği bugünlerde sinemanın gerçekliği diğer bir boyutta ele alması izleyicinin kıssa ile ortasına uzaklık koymasına mani olmasa da, umuda her şeyden çok muhtaçlık duyduğumuz bu güç vakitlerde kazanımla biten bir finalle etkileyici bir sinematografi sundu. Gölgeler İçinde’nin SİYAD En Düzgün Sinema mükafatı almasıyla birlikte gözler Altın Portakal En Düzgün Sinema Ödülü’nün sahibinin kim olacağının üzerindeydi ve Altın Portakal’da Hayaletler fırtınası başladı.

ANTALYA’DA BİR FIRTINA ESİYOR: HAYALETLER

Prömiyerini Venedik Sinema Festivali’nde yapan ve mükafatla dönen Azra Deniz Oktay’ın yönettiği Hayaletler, Türkiye’nin yakın tarihine birçok perspektiften bakıyor. Yer yer didaktik bir transferi olsa da bugünlerde bu türlü bir sinemaya imza atmak gerçek bir yüreğin sonucu… Şimdi yolun başında genç bir direktörün imzasını taşıması da farklı bir kıymet… Hakikaten gecenin En Düzgün Sinema ve En Güzel Direktör Ödülü’nün sahibi de Hayaletler oldu.

Pekala Hayaletler‘in sırrı neydi? Sanatta kendi gerçekliğini anlatma sıkıntısının çok uzağında, estetik telaşlardan uzak sinemaların ortaya çıkması ve sanatın değiştirici, ortak hafıza yaratıcı tesirinin kaybolmasıyla birlikte bir gereksinim haline dönüşen toplumsal sanat, Hayaletler‘in odağıydı. Bu ülkenin fakirlerinin, adaletsizlikle, güvencesizlikle, erkek şiddetiyle gayret eden bayanlarının olduğu ve beyazperdede kendine yer bulduğu Hayaletler, sırf bir bayan anlatısı değil, sınıfsal ve kültürel olarak dünyanın ‘hayaletler’inin hortlamaya başladığının sinemadaki işaret fişeği oldu. Tıpkı Parazit‘in tüm dünya sinemasında çarkları yerinden oynatması üzere Hayaletler de Altın Portakal’da sarsıcı bir tesir yarattı.

Bayan gayretinin çabucak her konuşmada vurgulandığı ve Altın Portakal’a damga vurduğu bu gece bize tam olarak şunu söylüyor: Hayaletler vardır ve diledikleri üzere, kimseye hesap vermeden, can-ı gönülleri istediği üzere dans edeceklerdir!