Afet yönetimi uzmanı Doç. Dr. Burçak Başbuğ Erkan, patlayıcı madde üreten fabrikalarda iş güvenliği tatbikatının hayati olduğunu belirterek “Bu fabrikadaki işçilere ne kadar tatbikat yaptırıldığını şu anda bilmiyoruz, ama bu sorgulanması gereken bir konudur” dedi. Fabrikadaki ihlalleri uzun yıllardır takip ettiklerini söyleyen İSİG Meclisi Üyesi Murat Çakır, fabrikanın işçileri daha hızlı çalıştırabilmek için iş güvenliği kurallarını çiğnediğini vurguladı. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Başkanı İrfan Sayar ise “Patlamanın tüm sorumluluğu iş güvenliği uzmanına yükleniyor, oysa bu bir sistem sorunudur” diye konuştu.
Doç. Dr. Burçak Bağbuş Erkan, sözlerine 3 Şubat 2011’de Ankara Ostim’de meydana gelen ve toplam 20 kişinin öldüğü patlamaları hatırlatarak başlıyor. İçinde bulunduğu çalışma grubuyla Ankara’da patlamanın gerçekleştiği bölgede saha araştırması yapan Erkan, bir yıl sonra aynı bölgeye gittiğinde alınan önlemler açısından çok bir şeyin değişmediğine tanık olmuş. “İşin acı tarafı budur, bu yüzden Sakarya’daki patlama ne ilk ne de son.”
‘TATBİKAT ÇOK HAYATİDİR’
Türkiye’nin iş güvenliği kanunları açısından bir eksiği olmadığını belirten Erkan, “Uygulamada çok büyük eksiklikler olduğu için bu tip durumlar yaşanıyor” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çok sağlam bir şekilde iş sağlığı ve güvenliği tedbirleri uygulanmadıkça bu tür şeyleri görmeye devam edeceğiz. En önemli eksiklerden biri, çalışanlara afet ve acil durum eğitimi verilmemesi. Verilse bile tamamen kağıt üstüne kalıyor, işçiler formalite olarak bir forma ‘yaptım yapmadım, şu kadar saati tamamladım’ diye tik atıyor. Mesela yangın söndürme tüpünü eğitimde bir kere kullandırıyorlar, sonra tamam bitti gitti diyorlar. Oysa ki tatbikat çok hayatidir. Bu fabrikadaki işçilere ne kadar tatbikat yaptırıldığını şu anda bilmiyoruz, ama bu sorgulanması gereken bir konudur. Çünkü bahsettiğimiz yer bir havai fişek fabrikası ve içinde patlayıcı madde var. Eğer bütün tedbirlere uyulmasına, tüm personellerin eğitimden geçirilmesine rağmen bu olay olmuşsa ancak o zaman bu olaya kaza diyebiliriz. Onun dışında kaza diye adlandıramayız.”
Doç. Dr. Burçak Başbuğ Erkan
Türkiye’de bu tür durumlarda ortaya çıkan yaygın eğilimi, “Tek bir kişiye ceza kesip olay kapatılıyor” diye özetleyen Erkan, şöyle konuştu: “Bunun çok sağlam, çok net bir şekilde araştırılması lazım. Günah keçisi bulup bir kişiye ceza kesmekten vazgeçilmeli. Bunun işveren, işçi içinde olmak üzere tüm boyutlarıyla değerlendirilmesi gerekir. Böyle bir şeyden hiçbir zaman tek bir kişi sorumlu olamaz.”
‘İŞÇİLERE HIZLI ÇALIŞMA DAYATILIYOR’
İSİG Meclisi’nden Murat Çakır, şimdiye kadar 5 ayrı patlamanın gerçekleştiği fabrikadaki ihlalleri uzun yıllardır takip ettiklerini söyledi. Çakır, fabrikanın çalışma düzeniyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bu atölyede çok hızlı ve yoğun bir çalışma yapıldığını biliyoruz. Maytap, havai fişek, kızkaçıran, Ramazan topları yapıyorlar. Yani fabrikada sürekli barut bulunuyor.”
Çakır, fabrikanın işçileri daha hızlı çalıştırabilmek için iş güvenliği yasalarını çiğnediğini belirtti: “Çok hızlı çalışıldığı için burada kuru bir ortam olması lazım. Ama malzemelerin kurumasına çok önem verilmiyor. Diyelim ki bir işin 3 saat beklendikten sonra yapılması gerekiyor. Ama işçilere 2 saat sonra ‘haydi işe devam ediyoruz’ diyorlar. Böyle bir ortam hakim.”
‘BÜTÜN SORUMLULUK İŞ GÜVENLİĞİ UZMANINA YIKILIYOR’
İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası Başkanı İrfan Sayar ise “Patlamanın tüm sorumluluğu iş güvenliği uzmanına yükleniyor” diye konuştu. Fabrikanın iş sağlığı ve güvenliği uzmanı ile telefonda görüşen Sayar, şöyle devam etti: “Kendisinin morali çok bozuk. Yine sorumlu bulmaya ve bütün yükü bu arkadaşa yıkmaya çalışıyorlar. Uzman arkadaşımız patlamanın olduğu esnada orada değil başka bir yerde görevliymiş. Çünkü fabrikanın değil, ortak sağlık biriminin personeli. Düşünün patlayıcı madde üreten bir havai fişek fabrikasının bile kendine ait bir iş güvenliği uzmanı yok. Uzmanı, kısmi zamanlı çalışmayla fatura keserek dışarıdan görevlendiriyor. Bu kazanın sebeplerinden biri de budur.”
Sayar, Türkiye’de iş güvenliğine ve iş güvenliği uzmanlarına gereken önem verilmedikçe bu tür olayların yaşanmaya devam edeceğini kaydetti:
“Bu bir sistem sorunudur. Görüyorsunuz ki denetleme ve eğitim mekanizmaları çalışmıyor. Sakarya’daki fabrikaya bir bakın mesela her yer barut, her yanıcı madde dolu. Bu işler çok özel eğitimli kişiler tarafından yapılması gereken işler. Peki işçilere hangi eğitimler veriliyor, hangi personel tehlikenin ne kadarından haberdar? Bunların hiçbiri belli değil. Çünkü denetleme yok, kamu otoritesi gelip denetlemiyor. İşveren iş güvenliği uzmanına istediği gibi ‘yapma, etme, kalsın’ diyor. Sonra iş güvenliği uzmanı şamar oğlanına dönüyor.”
‘İHMALİ BULUNANLARA CEZAİ YAPTIRIM UYGULANMIYOR’
TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Eşbakanı Gürkan Engin, endüstriyel kazalarda ihmali bulunan firma yöneticilerine yalnızca maddi yaptırım uygulandığına dikkat çekerek “Bu tek başına yeterli değil, caydırıcı cezai yaptırımların da uygulanması gerekir” dedi.
Türkiye’de meydana gelen ihmal ya da kazaların kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşılmadığını ifade eden Engin, şunları söyledi: “Daha önceki endüstriyel kazalarda bu firmaya uygulanan yaptırımlar, yapılan denetimler, son patlamanın ve önceki patlamaların sebebine dair bulgular kamuoyu ile şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır. Bu bilgileri öğrenmek, başta fabrikada çalışan işçiler, aileleri ve bölge halkı olmak üzere tüm toplumun temel hakkıdır.”
Gazete Duvar