HDP eski Eş Genel Lideri Selahattin Demirtaş hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen ‘Derhal hür bırakılmalı’ kararının akabinde mahkemeye sunulan ‘Kobanê iddianamesi’nde ‘çözüm süreci’nin de cürüm sayıldığı görüldü. Demirtaş’ın avukatları bunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti’ye tuzak olduğu yorumunda bulundu.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, ortalarında HDP’nin eski Eş Genel Liderleri Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve İmralı Heyeti üyelerinin de ortalarında bulunduğu 108 kişi hakkında ‘Kobanê iddianamesi’ hazırladı. 3 bin 530 sayfalık iddianamede, tahlil sürecinin teminata alınması için için 2014 yılında çıkarılan 6551 sayılı yasa (Toplumsal bütünleşmenin sağlanması yasası) da yer alıyor. İddianamede HDP’lilerin Kandil’e, İmralı’ya gitmesi, Demirtaş’ın tahlil süreciyle ilgili yapığı açıklamalar, İmralı’dan gelen iletilerin kamuoyuyla paylaşılması üzere birçok öge bulunuyor.
‘VATANA İHANETLE SUÇLAMAK İSTERLERSE TÜREL MAHZUR YOK’
Avukat Ramazan Demir, hazırlanan iddianameye reaksiyon gösterirken, “Kobane iddianamesini her kim hazırladıysa emelinin yalnızca HDP’lileri yargılamak olmadığı anlaşılıyor” dedi. Demir, “Amaç nedir?” sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Bir bütünen tahlil süreci ve onun aktörleri de yargılanacak formda türel olmayan tespit ve değerlendirmeler var. 6551 sayılı tahlil süreci yasası olarak da bilinen kanun, bu süreçte aktör olanları korumak için çıkarıldı lakin iddianamede yasa yokmuş üzere kıymetlendirme yapılmış. Güya HDP’liler Kandil’e ve İmralı’ya kendi istekleriyle ve piknik yapmaya gitmişler üzere. Hepsi de özelde Cumhurbaşkanı, genelde hükümetin talebi ve oluru ile yapılmış işler. HDP’liler için hata olan herkes için olur. Yapanlar hatalıysa yaptıranlar eşit derecede tüzel sorumluluk taşır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ilerde bir gün vatana ihanetle suçlamak isterlerse bu iddianameye nazaran türel bir pürüz yok.”
‘İMRALI’DA ÇEKİLEN FOTOĞRAFI HDP’LİLERE KİM GETİRDİ?’
Demir, İmralı heyetinin o periyot Abdullah Öcalan’la birlikte çekilmiş fotoğraflarını da örnek vererek şöyle devam etti: “Misal İmralı’da çekilen fotoğrafı HDP’lilere kim getirdi? Adalet Bakanlığı. Bu ve bunun üzere birçok tahlil süreci faaliyeti iddianamede suçlama konusu. HDP’lilere bütün bunları hükümet yaptırdı. Elçiye zeval getiren, zeval görür.”
‘AKSİ HALDE AK PARTİLİLER İÇİN YARGILAMANIN YOLU AÇILACAK’
Avukat Cahit Kırkazak ise iddianamede yer alan ‘suçların’ o devrin siyasal ve sosyolojik ikliminden farklı değerlendirilemeyeceğini söylüyor. Kırkazak şöyle konuştu:
“İsnat edilen ‘suçlamaların’ gerçekleştiği devirde Türkiye’de tahlil süreci vardı ve tahlil sürecinin bir tarafında devlet, başka tarafında devleti temsil eden siyasal iktidar yani AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan vardı. Öteki bir tarafında da Abdullah Öcalan vardı. O periyotta HDP’den istenilen tahlil sürecinin toplumsal ayağının oluşturulmasıydı. Tahlil sürecinin başarısız olması durumunda tahlil süreci öznelerinin mümkün yargılamanın önüne geçilebilmesi için 6551 sayılı yasa çıkarıldı ve tahlil süreci öznelerinin çalışmaları maddeyle teminat altına alındı. Fakat görülüyor ki bu iddianamede Sayın Demirtaş ve İmralı heyetinin tahlil süreci kapsamında devletin bilgisi dahilinde Kandil’e gidip gelmesi, İmralı’ya gidip gelmesi, İmralı bildirilerini toplumla paylaşmaları devletin bilgisi dahilindeydi. Birebir vakitte iddianamede ‘suç unsuru’ olarak kabul edilen IŞİD kuşatması altındaki Kobanê ziyareti de yargılama konusu yapılmakta. Hülasa tahlil süreci yargılama konusu yapılıyor. Tahlil sürecinin toplumsal ayağını bir tarafta HDP oluşturuken bir tarafta da devleti temsilen AKP ve siyasal iradesi olan Erdoğan oluşturuyordu. Lakin bu iddianameyle HDP’ye dava açılması AKP ve Erdoğan’a tuzak kurmaktır.”
Kırkazak son olarak şunları söyledi: “Dolayısıyla bu süreçten çıkmanın tek yolu hukuk devletine dönüş ve bunun en somut örneği de AİHM kararının derhal uygulanmasıdır. Aksi takdirde Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP yetkililer ve tahlil sürecinin bürokrat muhatapları için yargılamanın önü açılacaktır.”
‘İDDİANAMENİN ASIL SÜRPRİZİ BİLİNMEYEN ŞAHİT DEĞİL BÂTIN SANIK’
Avukat Mahsuni Karaman iddianameyle ilgili Twitter hesabından da şu paylaşımı yaptı: “3.530 sayfalık yeni iddianamenin asıl sürprizi “gizli tanık” değil, “gizli sanık” galiba. Ankara Başsavcılığı, yeni Kobanê iddianamesinde tahlil sürecini kabahat sayarak CB Erdoğan ve arkadaşlarını da “gizli sanık” yapmış. Tahlil sürecinde şahsen Devlet’in talimatı ile gerçekleştirilen Kandil’e gidişlerin hata sayılması, Erdoğan ve arkadaşlarını da şimdilik “gizli sanık” yapar. AKP’liler farkında mı? Gelecekte, CB Erdoğan’ın tahlil sürecinden ötürü yargılanmasının altyapısı mı hazırlanıyor?”
6551 YASASI KİMLERİ KORUYOR?
Tahlil sürecinde çıkartılan 6551 Sayılı ‘terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair kanun toplumsal muahedeyi sağlayan her türlü açıklama ve aktifliği teminat altına alan yasa olarak biliniyor. Pekala 6551 Sayılı maddede neler var?
– Hükümet, tahlil süreci kapsamında aşağıdaki konularda gerekli çalışmaları yürütür sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine yönelik siyasi, türel, sosyoekonomik, ruhsal, kültür, insan hakları, güvenlik ve silahsızlandırma alanlarında ve bunlarla kontaklı mevzularda atılabilecek adımları belirler.
– Gerekli görülmesi hâlinde, yurt içindeki ve yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlarla temas, diyalog, görüşme ve gibisi çalışmalar yapılmasına karar verir ve bu çalışmaları gerçekleştirecek kişi, kurum yahut kuruluşları görevlendirir.
– Bu Kanun kapsamında yapılan çalışmalar ile alınan önlemlere ait kamuoyunun yanlışsız ve vaktinde bilgilendirilmesini sağlar
– Alınan önlemlere ait uygulama sonuçlarını izler ve ilgili kurum ve kuruluşlar ortasında uyumu sağlar
– Kelam konusu kanunun ‘yetki ve sekretarya’ isimli kısmında Bakanlar Şurası, tahlil sürecinde gerekli kararları alma ve görevlendirmeleri yapmaya yetkili kılınmıştı. Tahlil süreci kapsamında yapılan çalışmaların uyumu ve sekretarya hizmetleri “Kamu Sistemi ve Güvenliği Müsteşarlığı tarafından yürütülür” deniliyordu. Kanunun ‘kararlar ve yerine getirilmesi’ kısmında de “Bu Kanun kapsamında verilen vazifeler, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca acilen yerine getirilir. Kanun kapsamındaki vazifeleri yerine getiren şahısların bu misyonları nedeniyle hukuksal, idari yahut cezai sorumluluğu doğmaz” tabirleri yer alıyordu.
Gazete Duvar
