Türkan Elçi, Agos Gazetesi Genel Yayın Direktörü Hrant Dink’in vefat yıldönümü hasebiyle Agos’ta bir yazı kaleme aldı. Taş avlulu meskenin bayanları başlığıyla yayımlanan yazıda Elçi, çocukluğunda farklı köklerden insanların nasıl bir ortada hayat kültürüne sahip olduklarını ve Hrant Dink denince düşündüklerini aktardı.
Diyarbakır’da Dört Ayaklı Minare’de basın açıklaması yaparken öldürülen insan hakları savunucusu ve periyodun Diyarbakır Barosu lideri Tahir Elçi’nin eşi olan Türkan Elçi’nin yazısından “O duvarlar daracık sokaklara devrildi” başlıklı kısım şöyle:
“Ben ne vakit Hrant Dink’i hatırlasam çocukluğumun o sıcak, huzurlu, eşsiz taş avlulu konutları gelir aklıma. O barış içindeki hayat birilerini rahatsız etmiş olacak ki bizi bize hatırlatan ortak hafızadan müteşekkil tarihî yerleri yıkıp yok etmek istediler. Bizim üzere sırt sırta yaslanan meskenlerin duvarları daracık sokaklara devrildi evvela, birbirimize ulaşacağımız yollar kapandı. Bahçelerimize diktiğimiz dut ağaçlarımız kurudu, kırık dökük hayatlarımızın yalnızlığını pencerelerde kalan susuz fesleğenler anlattı.
‘Bu tarihî bölgede silah, çatışma, operasyon istemiyoruz’ denildi, duyan olmadı. Çocukluğumuzun geçtiği yerlerle ortamıza perdeler gerildi, ayan beyan öldürüldük, üstü örtüldü.
Dışarıda öldürücü zemheri, damımıza kadar kara batmışız, ortada yanan odun sobası, camı buğulanmış penceremizi düşlüyorum, çocuk parmaklarım cama bir şeyler yazıyor. Taş avlulu meskenlerin bayanlarının müsamahası, taş avlulu meskenlerin bayanlarının müsamahası. Özlemek, müsamahayı özlemek.”
Gazete Duvar
